GüncelMakaleler

ERMENİSTAN | Yerevan’da İktidar Savaşı

Azerbaycan ile Türk Devleti’nin N. Paşinyan’ı savunması onun zayıflığının işaretidir. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren şimdi gözü Kafkaslar’da olan, dünyadan teşhir ve tecrit olmuş TC devleti en son konuşacak, tavsiye ve önerilerde bulunanlar arasındadır.

Ermenistan halkının var olma mücadelesi, her zaman geleneksel Osmanlı-Türk devletinin saldırı ve tehditleri altında olmuştur ve bu, bugün de devam etmektedir. Azerbaycan-Türk ve IŞİD saldırıları ile başlayan ve Karabağ’ın işgali ile doruk noktasına varan savaşın sonuçları önemlidir. Karabağ’ın işgali ile sonuçlanan savaş, doğrudan Ermenistan’ın güvenliğini tehdit eder bir sonuca yol açmıştır.

29.11.1920 tarihinde inşa edilen SSEC (Sovyet Sosyalist Ermenistan Cumhuriyeti)’nin, modern, çağdaş ulusların seviyesine yükselme mücadelesi herkesin ortak noktası, övünç kaynağı olmuştur. Kafkas halklarının geleceğini de belirleyen ekonomik-sosyal alandaki gelişmeler, hepsi sosyalizmin nimetleridir. Ama 70 yıldan sonra Sovyetler’in dağılması, iktidarların tek tek yıkılması, bütün Kafkaslar’ı da içine alan savaşlar, iktidar kavgaları, ekonomik bunalım sonucu yaşanan göç dalgaları ile ağır sonuçlar ortaya çıkmıştır.

2020 yılında 100. yılına denk gelen Ermenistan’da Sovyet iktidarının kuruluş yıldönümü, sessiz-sedasız geçiştirilmiş ve hiç konuşulmamıştır. Oysa bugün yaşananlar karşısında özlem duyulan, her zaman övünerek savunduğumuz SSEC bir halkın tarihi geçmişidir, unutturulamaz. Her zaman övgü ile bugün dahi bahsettiğimiz ve kazanımlarına borçlu olduğumuz SSEC’dir. Ama bugün bu tarihten, geçmişten eser kalmamış, artık insanlar ülkelerini dahi terk ederek, umutsuz ve belirsiz yolculuklarda nerede hayat kuracağı kavgası içerisine düşmüştür.

Emperyalist devletlerin ve yerli işbirlikçileri tarafından Kafkaslar’da yürütülen enerji savaşları, Rusya’nın kuşatılıp ele geçirilmesi, dün olduğu gibi Boğazlar’a kimin hakim olacağı, Türki Cumhuriyetlere ulaşmanın yolu olarak görülen Kafkaslar’da, bir duvar gibi duran Ermenistan engelinin aşılması vb. gibi sorunların tam orta yerinde bulunan Hayastan, bu kadar karmaşık bir coğrafyada, bu kadar büyük sorunların üstesinden gelme gücüne sahip değildir.

Sovyet sisteminde bir cumhuriyete yapılan saldırı, bütün halklara, sosyalist sisteme yapılan saldırı olarak görülürdü. Revizyonizmin yüzündeki sosyalist maskeyi atması ve Sovyetler Birliği’nin resmi olarak tarihe karışmasından sonra ulusal çıkarların ön plana geçtiği bugünkü koşullarda Rusya kendi ulusal ve bölgesel çıkarları için II. Artsakh Savaşı’nda, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nde (KGAÖ) müttefiki olan Ermenistan’a saldıran Türk-Azeri ve IŞİD işgalcilerine göz yumarak bölgede kendi elini güçlendirmiştir.

Rusya ile yürütülen kirli pazarlıklara alet olan N. Paşinyan hükümeti, iktidarını ve geleceğini düşünerek, kendisini iktidara getiren halka verdiği sözleri tutmamış, gelişmeleri halktan gizlemiştir.

Parlamento’yu toplayarak bilgilendirme gereği dahi duymamıştır. İşgal savaşının ilk günlerinde kendi güçleri ile saldırıları püskürten Ermeni ordusu, savaşın ilerleyen günlerinde, direniş bölgelerinde generaller görevlerinden alınmış, askeri-teknik yardımlar ulaştırılmamış, savaş sırasında istihbarat daire başkanı değiştirilmiş ve en önemlisi yurtdışından gelen “Gönüllüler Ordusu” bilinçli olarak savaşa gönderilmemiş -bekletilmiş- ve ülkelerine geri gönderilmiştir.

Savaşın nasıl sonlandırılacağı konusu daha ilk günden belli iken politik bir tutum geliştirilmemiştir. Örneğin Karabağ’ın özerkliğinin tanınması karşılığında işgal altında tutulan Azerbaycan reyonlarından çekilme vb. taktik politikalar ileriye sürülmemiştir.

Savaş Rusya’nın talimatıyla durdurulmuştur. N. Paşinyan öncesi hükümetler döneminde bütün müzakerelerde işgal edilen Azerbaycan topraklarını ısrarla iade edeceklerini beyan eden Ermenistan, tartışmalı Laçin ile Kelbaçar bölgelerinin müzakerelere bırakırken (5+2), tarihi kültürel dokusu Ermenistan olan Artsakh toprakları dahil Rusya’nın rızası ile işgalci güçlere teslim edilmiştir.

Anavatanı Kurtarma Hareket’i, Kendi İçerisinde Sorunludur!

9 Kasım 2020 tarihinde Azeri-Rusya-Ermenistan arasında yapılan anlaşmadan sonra topraklarını kaybetmiştir ve bunu kabullenemeyen halkın direnişi dört aydan beri devam etmektedir. Tepkiler devam ediyor, sular durulmuyor.

N. Paşinyan’ın kendisinin de kabul ettiği ve “çok acı verici bir antlaşma imzaladım” dediği, 44 günlük savaş sonrasında hesap vermemiş, istifa etmemiştir. N. Paşinyan, savaşın kaybedilmesinin bedelini ödemeye gelince bir adım atmamış, iktidar koltuğuna oturmuş ve de kalkmak istememektedir. Oysa gerçekten demokratik düzenlerde savaşın sonuçları halka açık ve net olarak izah edilir, hesap verilir.

Ancak N. Paşinyan böyle bir yaklaşım sergilemekten uzak durmuştur.

Dört ay boyunca sokaklarda gösterilerde bulunan 20’ye yakın Ana Muhalefet Partisinin oluşturduğu “Anavatanı Kurtarma Hareketi”, içinde Taşnak, Hınçak, Koçaryan, Sarkisyanlara kadar bütün kesimleri içerisinde barındırmaktadır.

Karşılarında savaş ile toprak kaybetmiş, bir iktidar olmasına rağmen, henüz onu alaşağı edebilecek güce ulaşmış değiller. N. Paşinyan iktidara geldiği ilk güne nazaran büyük oranda oy kaybına uğrarken yine de belli sayıda bir kitleye hitap edebilmektedir. Kitleler karşılıklı bölünmüş durumdadır. Bu duruma yol açan en önemli faktör, muhalefet içerisinde yer alan Koçaryan ile Sarkisyan’a olan güvensizliktir.

Koçaryan ile Sarkisyanların iktidar dönemleri, Ermeni halkının yaşadığı en karanlık tarihsel süreçlerden biri olarak bilinmektedir. I. Karabağ Savaşı’nın kazanılmasında önemli rol oynayan bu iki lider, sıradan bir vatandaşlıktan Cumhurbaşkanlığı’na kadar yükselmiş, ne var ki iktidarları döneminde adları yolsuzluklara karışmış ve politikaları halk karşıtı bir içeriğe bürünmüştür. Deyim yerindeyse geldikleri yeri unutmuşlar, geçmişlerini para ve zenginliğe ulaşmak için kullanmışlardır. Ermeni halkı, bu siyasi figürlerin yolsuzluk ve hırsızlıklarını kendi pratik deneyimiyle görmüştür. Halkın bu muhalif figürlere güven duyması oldukça zordur. Dolayısıyla muhalefetin elinde bu kadar güçlü veriler olmasına rağmen, halen N. Paşinyan’ın iktidarda olmasının nedenini Paşinyan’da değil, muhalefette aramak gerekir.

1. Karabağ Savaşı’nda kahramanlıklara imza atan bu kişilerin ayrıcalıklı bir sınıf konumuna gelmeleri ülkenin zenginliklerini, kendi zenginliği gibi kullanmaları sonlarını getirmiştir. Tüm muhalefet tarafından kabul edilen I. Karabağ Savaşı’nda Savunma Bakanı olarak ülkesine hizmet götüren Vazgen Manukyan ise etkisiz kalmıştır.

Artık Rahat Uyuma Dönemi Bitmiştir!

Son on yılda emperyalist kapitalist sistemin krizi beraberinde çeşitli ülkelerde ekonomik ve siyasi krizlere yol açmıştır. Bu krizler sonrasında hükümetler devrilmiş iktidarlar el değiştirmiştir. Bu gelişmelerden biri de Hayastan’da yaşanmıştır. N. Paşiyan “Kadife Devrim” denilen gelişmeler sonrasında iktidara gelmiştir. Koçaryan-Sarkisyan iktidarlarından “yaka silken” halk, kurtuluşu 2018 yılında “değişim–devrim” sloganı atan N. Paşinyan’ı desteklemiştir.

Halkın muhalefetini çok iyi değerlendiren N. Paşinyan’ın Batı eğilimli olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Batı ülkelerinin küçük bir ülkede, bütün kurum ve kuruluşları satın alarak N. Paşinyan’ı iktidara taşımaları Georges Soros sayesinde gerçekleşti. Amerika’nın ufak bir ülkede, 2000 çalışanı ile konsolosluk faaliyetleri yürütmesi, üstelik Ermenistan gibi bir ülkede binlerce hektar alan üzerinde -ki bu çok büyük bir alandır- faaliyet yürütmesi düşündürücüdür.

N. Paşinyan her ne kadar Batı yanlısı olsa da 2018 yılında halkın desteğini alarak iktidara gelmiş ve ilk ziyaretini Moskova’ya giderek Putin’e yapmıştır. Rusya, N. Paşinyan kendi için tehlike oluşturmadığı sürece iktidarda kalmasına müsaade etmektedir. Nitekim N. Paşinyan bugüne kadar Rusya’nın çıkarlarına ters düşen bir politika izlemedi. Aksine Artsakh’ta savaştan sonra Rusya’nın politikalarına zorunlu olarak imza attı. “Felaket Anlaşması”nı imzaladı. Bunun sonucunda Yerevan’da istenmeyen adam ilan edilen N. Paşinyan’a bugüne kadar belki kimseye yönetilmeyen “Jön Türk” suçlaması yöneltildi.

Sokak gösterilerinin tekrar başlamasına sebep olan olay N. Paşinyan’ın bir mülakat sırasında İskender Füzeleri hakkında S. Sarkisyan iktidarını suçlaması olmuştur. Son savaşta İskender Füzelerinin kullanılmamasına rağmen, atışlarda % 10’unun çalıştığını söylemesi, her kesim tarafında tepkiyle karşılandı. Rusya dahil herkes “özür dileme” çağrısında bulundu. N. Paşinyan kendisine yönelik uzun süreden bu yana devam eden “istifa” çağrılarına yanıt olarak Genelkurmay İkinci Başkanı’nı görevden alması bardağı taşıran son damla oldu.

N. Paşinyan’ın bu hamlesine Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan ile beraberinde 70 rütbeli subayın Paşinyan’ı “istifaya” çağıran bir bildirisiyle yanıt verildi. Bu durum Ordu’nun N. Paşinyan’ı artık terk ettiği anlamına gelmektedir.

Derhal eline mikrofonu alarak taraftarları ile “devrimi savunmak” sloganıyla sokağa inen Paşinyan “darbe girişimi” olarak gördüğü bu olaydan sonra Onik Gasparyan’ı da görevden aldığını belirten yazı ile Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan’a bildirdi. Ama bu istek kabul edilmeyerek veto edildi. N. Paşinyan ile ilk günden bu yana yola çıkan arkadaşları Silahlı Kuvvetler, Dışişleri, İçişleri vb. gibi önemli kurumlardaki görevlerinden ayrıldılar.

N. Paşinyan’ı terk ettiler. Son yaşanan gelişmeyle birlikte N. Paşinyan’ın elinde sadece polis teşkilatı kalmış görünüyor. Bu gelişmeler önümüzdeki sürecin Ermenistan açısından oldukça önemli gelişmelere sahne olacağı anlamına geliyor.

ABD’nin yaptırmış olduğu kamuoyu araştırmalarına göre seçimlerde % 70 halkın desteği ile iktidarı alan N. Paşinyan’ın, halk desteği her geçen gün azalmaktadır. 2019’da % 50-55’e 9 Kasım Antlaşması’ndan önce yapılan anketlerde ise % 17’ye kadar gerilemiştir.

Halen ülkenin en önemli sorunları arasında görünen sınırların yeniden çizilmesi, Artsakh’ın geleceğinin ve statükosunun ne olacağı, halen Azerbaycan elinde bulunan esirlerin teslim edilmemiş olması, yapılması düşünülen kara yolları ile demir yolları ile güvenlik konuları vb. halkın güvenini kaybetmiş bu iktidar ile halledilebilecek sorunlar değildir.

Azerbaycan ile Türk Devleti’nin N. Paşinyan’ı savunması onun zayıflığının işaretidir. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren şimdi gözü Kafkaslar’da olan, dünyadan teşhir ve tecrit olmuş TC devleti en son konuşacak, tavsiye ve önerilerde bulunanlar arasındadır.

R.T.Erdoğan gibi faşist bir diktatör ve kliğinin demokrasi havarisi kesilmeleri düşündürücüdür, tehlikelidir ve inandırıcılığı yoktur. Elinden gelse Suriye’de Kürt illerini işgal ettiği gibi Ermenistan’ı da bir saniyede işgal edip, Türkleştirecek olan R.T.Erdoğan’ın aklına Ermenistan’ın ihtiyacı yoktur.

Ermenistan’da Sovyet İktidarını kuruluşundan sonra, Ermeni halkının yetiştirdiği en kıymetli şair ve yazarlardan olan Hovhannes Tumanyan şöyle diyordu: “Şimdi herkes evlerinde çok daha rahat uyuyacak ve katliam tehlikesinin olmadığını ve büyük bir kültür yaşamının sınırsız olanaklarının açıldığını anlayacaktır.”

Aynen H. Tumanyan’ın dediği gibi oldu. Ermenistan halkı devrimin ilk devlet başkanı Miasnikyan, milli marşın bestesini yapan Aram Haçaduryan, II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Sovyet savunmasında yer alan Mareşal Bağramyan vb. gibi değerleri görmüş ve tanımıştır. Oysa bugün yaşananlardan sonra kim rahat uyuyabildiğini söyleyebilir. Öyle değil mi?

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu