Güncel

Cumartesi Anneleri 770. hafta | “Bir anne çocuğu için mezar arar mı?”

Cumartesi Anneleri’nin 770. hafta eyleminde, 25 yıl önce İstanbul'da gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci'nin akıbeti soruldu.

İstanbul: 2019’un son Cumartesi Anneleri eylemi polis ablukası altında Taksim’de İnsan Hakları Derneği’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yapıldı. Sokak, eylem öncesinden itibaren yoğun bir polis ablukası altında alınırken, Galatasaray Meydanı da 71 haftadır polis kuşatması altında. Eylemde, 25 yıl önce İstanbul’da gözaltına kaybedilen İsmail Bahçeci için adalet istendi.

Eylemde basın açıklamasını kayıp yakınlarından Besna Tosun okudu. Tosun açıklamada, devletin ‘gözaltında kaybetme’ suçundaki cezasızlığına dikkat çekerek şunları belirtti:

“770 haftadır her şeyin hukuk kurallarına uygun olarak gerçekleşmesi ve adaletin tecellisinin devletlerin temel amacı olması gerektiğini söylüyoruz. 770 haftadır insan haklarına dayanması gereken Ceza Adaleti Sisteminin, söz konusu gözaltında kaybetme suçu olduğunda maddi gerçeği ortaya çıkarma işlevini yerine getirmesi için adli ve idari makamları göreve çağırıyoruz”

Tosun ardından, İsmail Bahçeci’nin kaybedilme sürecini paylaştı. 25 yıl önce İstanbul Gayrettepe’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Bahçeci hakkında şunları söyledi:

“24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi.”

Aradan geçen 25 yıla rağmen Bahçeci’yi kaybedenler ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını da kaydeden Tosun şunları söyledi:

“İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdılar. Ancak İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi. Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı.”

Son olarak yargı makamlarına seslenen Tosun, etkin bir soruşturma yapılmasını isteyerek açıklamasını sonlandırdı.

“Ağabeyim 24 yaşındayken kaybedildi, hayatı elinden alındı”

İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, kardeşinin gözaltına alındığı 24 Aralık tarihine kadar haftada ortalama 3 kez polis tarafından evlerinin basıldığını, 24 Aralık sonrasında ise kimsenin eve uğramadığını söyleyerek “Eğer sizin tarafınızdan kaybedilmediyse niye gelmediniz?” sorusunu sordu. Bahçeci şöyle devam etti:

“Benim ağabeyimin katili Mehmet Ağar’dır. Hükümet Ağar’ı neden konuşturmuyor? Tansu Çiller yaşıyor, neden konuşturmuyorsunuz? Bizim yerimiz aslında burası değil, Galatasaray Meydanı’dır. Eylemimiz oturma eylemidir. Eğer bizim eylemimiz masum olmasaydı, 770 hafta sürmezdi. Eğer Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse, eğer burada bir hukuk varsa sorumlular yargı önüne çıkartılmalı ve cezalandırılmalı, kayıpların akıbeti açıklanmalıdır. Benim ağabeyim 24 yaşındayken kaybedildi, hayatı elinden alındı. Eğer yaşasaydı gazeteci olacaktı…”

“Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, insanların hiç var olmamışlarcasına, sanki bir anda silinip gidebileceklermiş ve herkes varlıklarını unutacakmış gibi zorla alınıp götürüldüklerini ve kaybedildiklerini dile getirdi. Kaybedilenlerin unutulup gitmesini bekleyenlerin yanıldığını söyleyen Beyhan, “Şu anda yanımda ve arkamda duran onlarca insan, kendisi burada olmayıp yürekleri burada olan bu ülkedeki, hatta yalnızca bu ülkede değil, dünyanın dört bir yanındaki on binlerce insan zorla kaybedilenleri unutmadılar. 770 haftadır bu insanlar sorumlulardan hesap sorulmasını, adalet yerini bulmasını talep etmek için toplanıyorlar. Fakat son 70 haftadır burada, bu dar sokakta toplanıyorlar. Neden? Yıllardır olduğu gibi ne şiddete meylettiler ne de bir suç işlediler. Fakat polis biber gazı ve plastik mermileriyle bu barışçıl protestoya yönelik aşırı güç kullandı. O günkü müdahale sadece insanlara değil toplanma özgürlüğüne de yapılmış bir müdahaleydi. Buradaki insanların yakınları zorla kaybedildi, sorumlular yargılanmadı ve adalet yerini bulmadı. Er geç bu hak ihlalleri son bulacak.” şeklinde konuştu.

“Bir anne çocuğu için mezar arar mı?”

Beyhan’ın ardından konuşan, 1995 yılında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın asker aileleri ile yaptığı konuşmayı hatırlattı. Erdoğan’a Cumartesi Anneleri sorulduğunda “Onları birileri kullanıyor” şeklinde yanıt verdiğini aktaran Yıldız, “Bizim çok ağrımıza gitti” dedi. O zamanlar basının daha özgür olduğunu belirten Yıldız, yakın zamanda TRT ekranlarına çıkan Erdoğan’a Cumartesi Anneleri’nin sorulmadığını söyledi ve şöyle devam etti:

“Yalnızca HDP binası önünde evlat nöbetinde bulunan anneleri sordular. Dedi ki ‘Anne nedir, anneler kimdir? İşte o evlat nöbetini bekleyendir’. Peki ben kimim? Ben kimin annesiyim? Her anne iyidir. Biz 24 yıldır sokaktayız ve sizin kaybettiğiniz insanları arıyoruz. ‘Devlet kaybetmez’ diyorsunuz ama ben kendi elimle götürdüğüm karakoldan evladımı çıkaramadım. Nasıl oluyor bu? Ben niye buradayım? Ben evimde oturmak istemez miydim? Biz ne çadır ne ısıtıcı ne de çay kahve istiyoruz. Biz kayıplarımızla buluşma alanımız olan Galatasaray’ın boşaltılmasını istiyoruz. Bir anne çocuğu için mezar arar mı? Siz bana bunu yaşattınız. Her anne evladı için yaşar. Ben ise yaşayan bir ölüyüm. Çünkü siz benim içimdeki ben’i öldürdünüz. Bu zulüm değil de nedir?”

İsmail Bahçeci

İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. 1993 yılından itibaren polis tarafından aranmaya başladı. Bahçeci Ailesinin Avcılar’daki evine polis baskınlar düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrıldı. Kardeşi İsmail’e acil durumlarda kendisine haber ulaştırması için bir arkadaşının işyeri telefonunu verdi.

24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi.

24 Aralık’tan sonra Bahçeci Ailesinin evine bir daha polis baskını yapılmadı. Kardeşinin İsmail’e telefonunu verdiği arkadaşının işyeri, polis tarafından basıldı. “Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı” denilerek işyeri sahibi gözaltına alındı. Gözaltına alınan M. Y. ‘nin de içinde olduğu bazı kişiler emniyette sorgudayken “Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz” diye tehdit edildiklerini açıkladı.

Fatma ve Şehmus Bahçeci, devletin her kademesinde oğullarını aradı. Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel onların randevu talebini kabul etmedi. Görüştükleri İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu, İsmail’in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söyledi. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe de, “Dua edin de oğlunuz polislerin elinde olsun. Araştırıp size haber vereceğim.” dedi ama aileyi hiç aramadı.

Milletvekili Mahmut Alınak 24 Ocak 1995 tarihli meclis oturumunda yaptığı konuşmada, “İsmail Bahçeci’nin annesi ‘Çocuğumu istiyorum!’ diye feryat ediyor. Bu feryadı ben buraya taşıyorum. Bu insan gözaltında kaybolmuştur, bu insan bulunmalıdır.” diyerek İsmail’in gözaltında kaybedilişini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirdi.

İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdılar. Ancak İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi. Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı.

13 Aralık’ta Ankara 1. Ağır ceza mahkemesinde görülen ve sanıkları cezasızlıkla ödüllendirilen Ankara JİTEM davasında Bahçeci Ailesi de müdahildi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu