GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | Yine Yeniden Direnen Filistin!

"Yine bu gerçeği gören dünya halkları da Filistin’le dayanışmak için sokaklarda “Özgür Filistin-Gazze” sloganlarını haykırıyor. Filistin’de direniş kazanacak şiarının, aslında direnişin kendisinin bile kazanmak olduğunu bilen bizler açısından tıpkı Artsakh, Rojava, Kobanê, Serê Kaniyê, Afrin’ gibi bir mihenk taşıdır Filistin"

Dünyayı kan gölüne çevirmeye yeminli bir avuç egemenin savaş ve çatışma siyasetinin ve yerel bölgesel çatışmaların daha da boyutlandığı bir dönemden geçmekteyiz. Hem devrim topraklarımızda hem de dünya ölçeğinde sıcak bir sürecin içindeyiz. Emperyalistler arası egemenlik-pazar dalaşı vb. bir dizi meseleden dolayı savaş ve çatışma süreçlerinin daha da boyutlanacağını söylemek için kâhin olmak gerekmemektedir.

İçinden geçilen süreç emperyalist kliklerin hamlelerinden ve bu hamlelerin halklara kesilen faturasından, savaşla gelen katliam, açlık ve göçlerin yanısıra direnişin belirleyiciliğinden bağımsız ele alınamaz. Emperyalist kapitalist sistem nasıl ki kendi rolünü oynayarak katliam ve soykırımlar gerçekleştiriyorsa bölgede yaşayan halkların da direnişi yükseltmek gibi tarihsel bir görevi ve pratikleri vardır. İşte bu sebeple savaşlar, katliamlar yerine direnişi, mücadeleyi öne çıkarmak bizlerin birincil ve esas görevidir.

Kan gölüne çevrilen Ortadoğu, “Büyük İsrail” planı ya da Yahudi halkının Filistin’de bir “ulusal ev” kurması ve Filistin işgali kronolojisinin sayfalara sığamayacak geniş bir yelpazesi bulunmaktadır. Balfour Deklarasyonu, Arap isyanları, intifadalar, İsrail’in kuruluşunu deklare etmesi, devamında katliamlar, askeri saldırılar ve en önemlisi direniş…  

 Direnişin güncesi

Dünya kamuoyu 7 Ekim sabahı gazete manşetlerinde, televizyonlarda Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın “Aksa Tufanı” adını verdiği büyük çaplı bir operasyonu İsrail’e karşı başlattığını duyurduğunu okudu. Bu operasyonun bir sonucu olarak Gazze Şeridi’nden İsrail’e binlerce roket atıldı ve ayrıca silahlı gruplar Gazze’deki yerleşim bölgelerine sızdılar. İsrail ordusu ise çok sayıda savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne hava saldırıları yaptı. Yaklaşık bir aydır devam eden direnişte kimi zaman Hamas öne çıkarılmak istendi, kimi zaman manipülatif haberlerle Filistin halkının direnişi gölgelenmeye çalışıldı. “İsrail-Hamas savaşı” olarak lanse edilen bir süreç yaşandı.

Geçtiğimiz birkaç gün önce Lübnan Hizbullah’ı lideri Seyyid Hasan Nasrallah, “Filistin halkını, Gazze halkını selamlıyoruz” cümleleri ile başlayan bir açıklama yaptı. Açıklama içerisinde önemli detaylar bulunmaktadır. ABD’nin bir savaş istediğini ve bu savaşla hâkimiyet alanını genişletmek ve hâkim olduğu alanlarda da iktidarını pekiştirmek için manevralar yaparak süreci hızlandırmak için savaş tam tamlığı yapması ya da savaşa Hizbullah, İran vb. dâhil etmek istemesi ihtimaller arasındadır.

İsrail’in saldırılarını Gazze’nin en azından kuzey kısmını tamamen işgal edene kadar devam etme olasılığı yüksektir. Bir yandan Filistin halkı Sina çölüne sürülmek istenirken diğer yandan Ramallah’ta kukla bir Filistin “devletçiği”ne belli bir süre göz yumulacağını belirtmektedir. Öte yandan İsrail’in bir sonraki saldırısı Hizbullah’a yani Lübnan’a yönelik olacaktır. İlk aşamada Hizbullah ve dolayısıyla İran’ın, Gazze direnişi ile bağlarını koparılmak istenmekte; ikinci aşamada ise Lübnan işgal edilerek İran’ı giderek bölgeden uzaklaştırma emeli güdülmektedir. Bu anlamda Hizbullah’ın açıklamaları savaşın devamına dikkat çekmektedir. İsrail, Gazze-Lübnan ve Suriye eksenli bir savaş/işgal stratejisini şimdiden başlatmak istemektedir.

Yine Hizbullah açıklamasının hemen ardından Netanyahu’nun jet hızlı “Bedelini ödeyeceksiniz” açıklaması yapması da ABD ve İsrail’in bu savaşı genişletmek istediği tarzında yorumlanabilir. Bu savaşın ya da bu sürecin nereye evrileceğini belirleyecek olanın halkların direniş çizgisindeki ısrarı ve dünya kamuoyunda gerçek dayanışma ile yerini almasıdır. Bilinmelidir ki, ulusal bir mücadele söz konusu olduğunda tüm bu gizli planlar ya da servis edilen haberlere, kimlerin parmağı vardır, gizli eller düğmeye bastı vb. söylemlerine rağmen ezilenler direnişin tam yanıbaşında yerlerini alırlar/almalıdırlar.

Çünkü Filistin taş atan generallerin, sokaklarında gezen siyonizmin askerlerinin gözlerinin içine bakarak direnen çocukların direnişidir. Abluka altında gözaltına alınırken gururla yürüyen Tabibi’nin direnişidir. Yıllar var ki durdurulamayan/bitirilemeyen direniş, bugün yaklaşık bir aydır yine yeniden yaşanıyor. Dünya kamuoyu Hamas-İsrail vb. haberleri ile aldatılmaya, halkın direnişi gölgelenmeye çalışılsa da sokaklarda, barikatlarda, mevzilerde Filistinli kadınlar, erkekler ve çocuklar direniyor.

Yine bu gerçeği gören dünya halkları da Filistin’le dayanışmak için sokaklarda “Özgür Filistin-Gazze” sloganlarını haykırıyor. Filistin’de direniş kazanacak şiarının, aslında direnişin kendisinin bile kazanmak olduğunu bilen bizler açısından tıpkı Artsakh, Rojava, Kobanê, Serê Kaniyê, Afrin’ gibi bir mihenk taşıdır Filistin.

Emperyalizm kâğıttan kaplandır ve halkların devrimci fırtınası ile yıkılacaktır” sözünü buraya bırakalım.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu